🌍Kayıp Ruhların Çağrısı, Dünya Nereye Gidiyor?






Son zamanlarda, gözümün değdiği her köşede, 

Gülüşlerin gölgesini arıyorum. 

Bulamıyorum!

Oysa caddeler, yollar, kafeler, hastaneler, kalabalıklar... 

Her yer insan kaynıyor.

Caddeler kaynıyor, kafeler taşıyor, dijital ekranlar ışıl ışıl...

Ama bu gösterişli doluluğun tam ortasında, 

Çırılçıplak bir yalnızlık kol geziyor. 👻

Kalpler, metropol binaları kadar yüksek ama bir o kadar da soğuk.

Etrafta dolaşanlar, birbirine selam veren canlar değil; 

Sadece birbirini geçmeye çalışan, nefesi kesilmiş yorgun ruhlar. 😔

👀O eski sıcacık tebessümlerin yerini, gözlerdeki keskin bir kıskançlık bıçağı almış. 

Komşuluk unutulmuş... 

Artık kapı çalmak değil, kapıdan geçip gitmek bile lüks.

Yüksek lüks binalarda kimse kimseyi tanımıyor !

Oysa biz; ekmeğini bölüşen, kapısına geleni boş çevirmeyen,

Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözüyle büyüyen bir millettik.

Yardımlaşma, bir zamanlar bu toprakların mayasıydı;

Ya şimdi “kime ne, bana ne” duvarlarının ardında kaldı.

 

💭 Neden Bu Hale Geldik?

Hız... Evet, hız! 

Hız çağının vitesine takılı kaldık, ama kalplerimiz fren yapmayı unuttu. 💔

Zamanla yarışırken, en kıymetli hazinemizi, birbirimizi kaybettik.

Belki de kendimizi !

Teknoloji, ellerimizi bağladı ama ruhlarımızın bağını kopardı.

Paylaşmanın asil lezzeti, sadece göstermenin sığ telaşına yenildi.

Beğenilmek ise anlaşılmaya tercih edildi.

Ve en acısı; İyilik yapmanın anlamını, karşılıksız vermenin huzurunu unuttuk.

 

Vicdanın Sustuğu Yer…

Bu büyük boşlukta, sadece insan ruhuna değil, yeryüzündeki tüm masumiyete sırt çevirdik.

Bir hayvanın gözündeki korkuyu okuyamayan, acımasızlığı marifet sayan kör bir ruh hali sardı bizi. 🐕‍🦺

Bir canlıya eziyet etmek, bir canı hiçe saymak...

Bu, bir milletin vicdanının ne kadar inceldiğinin, insanlık mayasının ne kadar çatladığının en somut göstergesi değil mi? 🐾

Kalbini susturan insan, kendi acısıyla yetinmez; en zayıf olana zarar vermekten çekinmez hale geldi.


🎭 Kendine Biçilen Rolü Yaşamak

Oysa ruh, insanın kutsal mabediydi. 

İçeride, kendine ait bir fısıltısı, bir rotası vardı.

Şimdi o mabedin kapısına kilit vuruldu. 

Yerine, piyasanın gürültüsü, akımların siren sesi doluştu.

İnsan, kendi senaryosunu değil; toplumun kendisine giydirdiği o yapay kostümü yaşıyor. 🎭

Taklit, aslından daha değerli sanıldı.

Gülüşler sahne ışığı gibi yapay, mutluluk bir fotoğraf filtresi kadar sahte. 

Gerçek benlik; görünür olma telaşında görünmez oldu.

Birbirini tanımayan ruhlar aynı masalarda oturuyor ama birbirinin iç sesini duyamıyor.

 

🌿 Nasıl Düzeliriz?

Belki de 'yeniden' demenin vakti geldi... 

Ama en baştan değil, en derinde unuttuğumuz yerden.

Bir 'günaydın', bir içten 'nasılsın', bir göz temasıyla gelen sıcak tebessümle 😊

Göz ardı ettiğimiz o küçücük samimiyet kıvılcımlarıyla başlamalıyız.

Ruhumuzu geri çağırmakla başlamalı bu yolculuk.

Kendi sesimizi yeniden duymayı öğrenmeliyiz.

Kalbimizi kalabalıkların değil, vicdanın yönlendirmesine izin vermeliyiz. 💫

Biz, bu toprakların insanı... 

Kalbi avuçlarında atan, gönlü zengin bir halktık.

Bir lokmamız, 'dost sofrası' bereketiyle çoğalırdı.

Kapımızı çalan, sadece bir misafir değil; hanemizin bereketidir bilirdik.

Birinin derdi hepimizin derdiydi, birinin sevinci hepimizin bayramı. 🎉

Biz imeceyle, yardımlaşmayla büyüdük. Ellerimiz bir araya geldiğinde dağlar bile küçülürdü gözümüzde.

Ama modern dünya bize “sen” olmayı öğretti, biz ise “biz” olmanın sıcaklığını unuttuk.

Egolar ön planda yaşamaya alıştık.

Vicdanlarımız karardı.

Ahlak yerlerde sürünüyor.

Şimdi yeniden hatırlamanın tam zamanı!

Bir çocuğun saf kahkahası, bir yaşlının dürüst duası, sokak hayvanının başını okşarken içimize dolan o sessiz huzur... 🐾

Umut hâlâ en güçlü nefesimiz. 🕊️

Kıskanmak yerine alkışlamayı,

Yargılamak yerine anlamayı,

Yarışmak yerine paylaşmayı öğrenirsek, dünya yine iyileşir. 🌺

Çünkü iyilik bulaşıcıdır, bir elden diğerine geçtikçe büyür. 🤝

Ve en önemlisi; her şeyin sonu sandığımız bu zaman, belki de insanlığın yeniden doğuşudur. 🌅

Ruhunu bulan insan, dünyayı da güzelleştirir.

 

Unutma sevgili okur... 

Karanlığın saltanatı, hiçbir zaman ebedi değildir.

Tek bir🕯️ mum yakıldığında bile, gecenin hükmü kırılır. 

O ilk ve en parlak mumu yakacak olan sensin, benim, BİZİZ!

Yeter ki, ruhumuzu geri çağıralım.

 

💌 Okuyan Güzel Ruhlara…

Sevgili okur, bu satırları okurken dur bir an…

Kalbini dinle, ruhunun sesini duy.

Unutma, 

İyilik, merhamet ve paylaşmak hâlâ senin içinde saklı.

Küçük bir tebessüm, içten bir selam, bir çocuğun gülüşü,

Bir sokak hayvanının karnının doyurulması …

Hepsi dünyayı değiştirecek güce sahip. 🌿🕊️

Ruhunu geri çağır,

Vicdanını uyandır.

Kalbini aç ve kendin ol!

Çünkü;

🌍DÜNYA, KENDİ IŞIĞINI TAŞIYAN BİZLERLE YENİDEN DOĞACAK 🌱


✍🏻Özlem Karagöz Uzun

 

Post a Comment